Biyoloji Dersi Bilinçli Birey Yaşanabilir Çevre

Canlılar içinde bulundukları çevrede meydana gelebilecek değişikliklerden olumlu ya da olumsuz etkilenir.

Canlıların içinde bulunduğu ve etkileşim halinde olduğu çevre, hızlı nüfus artışı, sanayileşme, plansız kentleşme, nükleer denemeler, kimyasal gübre, tarım ilaçlarının yaygın ve kontrolsüz kullanımı gibi çeşitli nedenlerden dolayı sürekli zarar görmektedir.

Çoğunlukla insanların etkisiyle ortaya çıkan çevre sorunları yine insanlar tarafında çözülmezse ya da insan etkisi azaltılmazsa yaşam tehlikeye girer.

A. Hava Kirliliği

Çeşitli nedenlere bağlı olarak atmosferde katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin

İnsan sağlığına, canlı hayatına, ekosistemlere zarar verebilecek düzeyde birikmesi ve atmosferin bilinen bileşiminin bozulması hava kirliliği olarak tanımlanır.

Isınma amacıyla kullanılan kömür motorlu taşıtların egzoz gazları, sanayi tesisleri hava kirliliğine neden olur.

1. Sera Etkisi ve Küresel Isınma

Atmosferdeki karbon dioksit, metan, su buharı ve diğer gazlar yeryüzünden yansıyan ısıyı tutarak dünyanın sıcaklığını korur, dünyayı sıcak tutar. Bu doğal duruma sera etkisi denir.

Son yıllarda bitki örtüsünün hızla tahrip edilmesi ve fosil yakıt kullanımının yaygınlaşması sera gazların salınımını giderek arttırmıştır. Bu da doğal sera etkisini arttırır. Artan sera etkisi sonucunda ortaya çıkan küresel ısınma, dünya atmosferi ve okyanuslarda sıcaklık ortalamalarının yükselmesine, iklimlerde değişikliklere neden olur. Küresel ısınma ile buzulların erimesi, kuraklık görülmesi ve bitki örtüsünün bozulması habitatları etkileyecek, türler tehlike altına girecektir.

2. Karbon Ayak İzi

Bir yıllık zaman dilimi içerisinde insan etkinliği sonucu atmosfere salınan CO2’nin tamamına karbon ayak izi denir. Çeşitli etkinliklerle yaydığımız CO2’i azaltmalı ve ormanları çoğaltarak doğal dengeyi yeniden kurmalıyız.

3. Ozon Kirliliği ve Ozon Tabakasındaki İncelme

Hava kirliliğinin olumsuz etkilerinden biri de ozon tabakasındaki incelmedir. Stratosferde yer alan ozon tabakası zararlı radyoaktif ışınları süzerek doğrudan dünyaya ulaşmasını engellediği gibi atmosfer sıcaklığının dengede kalmasını da sağlar.

Kloroflorokarbon (CFC) gazlarını etkisiyle ozon tabakası incelmesi sonucu yeryüzüne ulaşan zararlı ışın miktarı artar. Bu ışınlar insanlarda cilt kanserine, bağışıklık sisteminin zayıf-lamasına yol açar.

Ozon tabakası incelmesi kadar ozon kirliliği de tehlikelidir.

4. Asit Yağmurları

Asit yağmurları fosil yakıtların yakılması sonucu oluşan kükürt ve azot içeren artıkların doğal su döngüsüne karışmasıyla oluşur. Asit yağmurları ormanların yok olmasına, suları asitleşen göllerde canlılığın sona ermesine neden olur. Su kaynaklarına ayrışıp katılan ağır metaller beslenme yoluyla bitki, hayvan ve insanlara ulaşır. Buna bağlı zehirlenme ve kanser ortaya çıkar.

B. Su Kirliliği

Suyun kimyasal, fiziksel, bakteriyolojik ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi su kirliliği olarak tanımlanır.

Akarsularda bulunan canlı organizmalar bulundukları ortamdaki otobiyolojik temizlenme sürecine katkıda bulunur. Bu sayede suya karışan kirleticilerin oksijenin de etkisiyle zararsız hale getirilmesini sağlar. Akarsuya karışan kirletici miktarı arttıkça otobiyolojik temizlenme zorlaşır.

Çeşitli kaynaklardan sulara karışan azot ve fosforlu bileşikler su bitkilerinin ve bazı alg türlerinin aşırı ve kontrolsüz çoğalmasına ötrofikasyon denir. Sudaki canlı sayısı ve oksijen oranı azalır, sular bulanıklaşır. Suda kötü koku oluşur, sular içilmez duruma gelir.

 

Su kirliliğinin önlenmesi için;

  • Doğal su kaynakları insan ve hayvanların giremeyeceği şekilde korunmalı.
  • Sanayi tesisleri yerleşim ve su kaynaklarına uzak kurulmalı, sanayi atıkları arıtıldıktan sonra çevreye verilmeli.
  • Deterjan kullanımı kontrol altında tutulmalı.
  • Evsel atıklar kanalizasyon sistemiyle toplanmalı ve arıtıldıktan sonra çevreye verilmeli.
  • Akaryakıt taşımacılığında gerekli önlemler alınmalı.
  • Kimyasal gübre kullanımı azaltılmalı, tarım ilaçları ve böcek zehirleri uygun miktarda kullanılmalı.

 

C. Toprak Kirliliği

Toprağın fiziksel, kimyasal ve jeolojik özelliklerinin bozularak verim gücünün düşmesine neden olan her türlü durum toprak kirliliği olarak tanımlanır. Hava ve suları kirleten maddeler toprağın kirlenmesine de etki eder. Kirlilik topraktaki mikroorganizmaları öldürür.

Toprakta bulunan zehirli maddeler bitkilere ve oradan besin zinciri yolu ile canlı dokularına geçer ve birikir. Biyolojik birikim denilen bu durumdan en çok zarar gören canlı grubu son tüketiciler olur.

Toprak kirliliğinin önlenmesi için;

  • Evsel atıklar toprağı kirletmeyecek şekilde toplanıp imha edilmeli.
  • Tarım ilaçları ve gübrelemede yanlış uygulamalar önlenmeli.
  • Sanayi atıkları arıtılmalı.
  • Verilmeli tarım alanlarına sanayi tesisleri kurulmamalı.
  • Geri dönüşümlü ürünlerin kullanımı yaygınlaşmalı.
  • Toprağı yanlış işleme ve sulama uygulamaları önlenmeli.
  • Otlak ve ormanlar korunmalı.
  • Organik tarım teşvik edilmeli.

Ç. Ses Kirliliği

İnsanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve hoşa gitmeyen seslere gürültü denir. Ses kirliliğine plansız kentleşme, hızlı nüfus artışı, sanayileşme, insanlara yeterli eğitim verilmemesi, trafik neden olur.

Ses kirliliği, geçici ya da sürekli işitme kaybı, yüksek tansiyon, solunum ve dolaşım bozukluğu gibi fizyolojik etkilere yol açar. Zihinsel etkinliğin azalması, stres, uyku düzeninin bozulması, sinirlilik, dikkatin dağılması, iş veriminin düşmesi gibi de psikolojik etkilere neden olur.

  • Toplu taşıma sistemleri, bisiklet kullanımı yaygınlaşmalı.
  • Taşıtlara susturucu takılmalı.
  • Sanayi tesisleri şehir dışında kurulmalı ve gürültü ölçümleri yapılmalı.
  • Evlerde ses yalıtımı yapılmalı.
  • Seyyar satıcıların bağırarak satış yapması engellenmelidir.

D. Işık Kirliliği

Işık kirliliği, yanlış yerde, miktarda, yönde ve zamanda ışık kullanılması olarak tanımlanabilir

Işık kirliliği hava ve su kirliliği gibi zehirleyici olmasa da, gereğinden fazla ve yanlış yerde ışık kullanımı ışığı üretmek için harcanan enerjinin büyük bir kısmının boşa gitmesine neden olmaktadır.

Işık kirliliğini oluşturan ışınlar atmosferdeki molekül ve tozlar tarafından saçılarak gökyüzünün doğal parlaklığını bozmakta ve astronomik gözlemleri olumsuz etkilemektedir.

Işık kirliliğini önlemek için doğru aydınlatma kurallarına uyulmalı, gereksiz aydınlatmadan uzak durulmalıdır.

E. Besin Kirliliği

Güvenli (sağlıklı) besin, besleyeci değerini kaybetmemiş, fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan temiz ve bozulmamış besindir.

Besin kirliliğini önlemek için; kişisel hijyen ve kullanılan araç gerecin hijyenine dikkat edilmelidir. Uzun süre beklemiş, bozulmuş, kullanım süresi geçmiş, küflenmiş besinler tüketilmemelidir. Temizlik maddeleri, böcek ilaçları, tarım ilaçları vb. kimyasal maddeler besinlerle aynı ortamda bulundurulmamalıdır. Radyoaktif kirlenmeye maruz kalmış besinler tüketilmemelidir.

F. Radyasyon Kirliliği

Radyasyon elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar biçimindeki enerji yayılımı ya da aktarımıdır. Radyoaktif ışınlardan gama bütün vücuda zarar verirken alfa ışınları derinin dış yüzeyine etki eder. Beta ışınları ise deri ve deri altı dokusuna zarar verir.

Radyoaktif ışınalar hücreleri doğrudan etkileyerek genlerde ve kromozomlarda bozulmaya (mutasyon) neden olmaktadır. Uzun süre yüksek dozda radyasyona maruz kalındığında başta kanser olmak üzere ölüm, körlük, sakatlık ve ölü doğumlar gözlenebilir.

Radyasyondan korunmak için;

  • Dünyada nükleer silah denemeleri yasaklanmalı,
  • Nükleer santral kazalarına karşı önlemler alınmalı,
  • Radyasyonlu cihazlarla yapılan teşhis ve tedaviye sık başvurulmamalı, bu cihazların kullanımı standartlara uygun yürütülmeli,
  • Ozon tabakası korunmalı,
  • Nükleer atıkların denizlere atılması önlenmeli

G. Erozyon (Toprak Aşınması)

Ormanların ve yeşil alanların azalmasına bağlı olarak üzerindeki koruyucu örtüyü kaybeden verimli toprak, su ve rüzgârın etkisiyle aşınır, göllere, akarsulara, barajlara taşınır, bu olaya erozyon denir. Belirli bir alandaki erozyonun şiddeti; arazinin eğimine, toprak yapısına, yıllık yağış miktarına, iklim ve bitki örtüsüne bağlı olarak değişir.

Erozyon canlı sayısı ve çeşitliliğini de olumsuz etkilemektedir. Toprağın verimi azalır, çölleşme meydana gelir. Toprağın ve bitki örtüsünün olmadığı bir yüzeyde yağmur suları emilemez, yer altı suları beslenemez.

Erozyonu önlemek için;

  • Yanlış ekim, sulama ve toprak işleme uygulamaları önlenmeli
  • Orman tahribatı önlenmeli, mevcut bitki örtüsü korunmalı, ağaçlandırma kampanyaları düzenlenmeli
  • Anız yakımı engellenmeli, tarım alanları nadasa bırakılmalı, nöbetleşe ekim yapılmalı
  • Eğimli arazilerin tarıma açılması engellenmeli veya eğime dik sürülmeli

H. Yaban Hayatının Tahribi ve Doğal Yaşam Alanları Üzerindeki Tehditler

Tamamen doğal ortamlarında yaşamlarını sürdüren canlı toplulukları ve bu canlıların yaşadığı ortamın bütünü yaban hayatı olarak nitelendirilebilir.

Günümüzde binlerce yabani hayvan, yaşam alanlarının tahribi, kaçak avlanma, yabani hayvan kaçakçılığı, petrol ve yağlarla kirlenme, çeşitli zehir ve kimyasal maddelerle zehirlenme gibi nedenlerle zarar görmektedir.

Plansız kara yolu, baraj ve enerji santrali, çarpık yapılaşma, ağaç kesimi ve orman yangınları doğal yaşamı olumsuz etkilemektedir.

Kara avcılığı kanunu, nesli tehdit altında olan yaban hayvanlarının habitatların-da korunması, geliştirilmesi amacıyla alanlar belirlenmektedir. Koruma altındaki türlerin çoğalması sağlanmalıdır.

I. Orman Yangınları

Orman yangınları uzun zamanda yetişebilen ağaçların kısa sürede yok olmasına, ekolojik dengenin bozulmasına, ormanda yaşayan canlı türlerinin ve doğal yaşam ortamlarının ortadan kalkmasına, topraktaki organik maddelerin yetirilmesine sebep olur.

Ekolojik Ayak İzi

Günlük yaşantımızda kullandığımız kaynakların, enerjinin ham maddelerin üretilmesi ve oluşturduğumuz atıkların etkisiz hale getirilmesi için gerekli kara ve denizalanı, ekolojik ayak izimizi oluşturur. Kullandığımız kaynaklar dünyanın farklı yerlerinden geldiği için ayak izimiz de dünyanın farklı yerlerindeki alanların toplamıdır.

Ekolojik ayak izi yöntemiyle yapılan analizlere göre insanlık dünyanın taşıma kapasitesini zorlamaktadır.

Ekolojik ayak izini küçültmek için;

  • Gereksiz enerji tüketimi azaltılmalı,
  • Besin ve su kaynakları dikkatli kullanılmalı,
  • Geri dönüşümlü ürünlerin kullanımı yaygınlaştırılmalı,
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaştırılmalı,
  • Lüks ve gereksiz tüketimden kaçınılmalı.